Geçmişten beri halk arasında Alevilerin (Kızılbaş ve Bektaşi toplulukların) “öz Türk” ve Aleviliğin de Türklerin İslam imanını algılama biçimi olduğuna dair genel bir kanaat vardır. Bu kanaati besleyen birçok husus vardır ki, bunlardan biri de konu ile yapılan bilimsel çalışmalardır.
Bu yazıda Aleviliğin neden Türklük olduğu konusunda bazı temel bilgiler üzerinde durulmuştur.
1- ALEVİLİK, TÜRK KÜLTÜR HAVZASINDA OLUŞMUŞTUR
Aleviliğin oluşumu, Türklerin Hz. Ali evlatları ile İslam’ı kabul ettikleri Horasan bölgesinde başlamıştır. Horasan’dan büyük Türkmen göçleri ile Anadolu’ya ve çevre bölgelere taşınan Alevilik, bu bölgede oluşumunu tamamlamıştır.
2- ALEVİ OCAK, OYMAK VE AŞİRETLERİ TÜRK’TÜR
Alevi ocak, oymak ve aşiretleri Türk kökenlidir. Türkçe konuşanlar dışında Zazaca ve Kurmançca konuşanlar da Osmanlı arşiv belgelerinde Türk, Yörük, Türkmen vb şeklinde kaydedilmiştir. Özellikle Tunceli ve çevre bölgelerde yaşayan aşiretlerin Çaldıran savaşından sonra Türkçeyi nasıl terk ederek diğer dilleri konuşmaya başladıkları Osmanlı arşiv belgelerine yansımıştır.
3- SOYDAN GELMELİK, TÜRK SOYUNU VE KÜLTÜRÜNÜ KORUMUŞTUR
Alevi birinin Alevi anne babadan gelmesi olarak tarif edilen soydan gelmelik, özellikle Çaldıran savaşından sonra bir refleks olarak gelişmiştir. Önceki kaynaklarda böyle bir uygulama bulunmamaktadır. Çaldıran savaşından önce Kızılbaş olan bütün boy, oymak ve aşiretlerin Türkmen olduğunu biliyoruz. Doğal olarak soydan gelmelik, Kızılbaş boylar arasında Türk soyunu korumuştur.
4- ALEVİLİĞİN YAZILI KAYNAKLARI TÜRKÇEDİR
Aleviliğin yazılı kaynakları (risaleler, buyruklar, erkannameler, cönkler vb.) Türkçe kaleme alınmıştır. Yazıldığı dönemdeki Türkçenin bütün özelliklerini yansıtan bu metinler, yazıldıkları dönemin Türk toplumuna da ayna tutmaktadır. Bu bakımdan değerleri daha da artmaktadır.
5- ALEVİ ULULARI VE ÖRGÜTLEYİCİLERİ TÜRK’TÜR
Aleviliğin iki büyük merkezi olmuştur. Bunlardan birincisi Hacı Bektaş Dergâhı, ikincisi ise Erdebil Tekkesidir. Her iki merkezin kurucuları, başları ve bunların etrafında toplanan öncü kişilikleri Türk’tür. Özellikle Balkanlara kadar Yol’u yayan Hacı Bektaş’ın öğrencileri Türk ulularıdır.
6- ALEVİ OZANLARI TÜRK’TÜR VE TÜRKÇE YAZMIŞTIR
13. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar (benim taramalarıma göre) 900 (dokuz yüz) kadar Kızılbaş-Bektaşi aşığının şiirleri günümüze kadar ulaşmıştır. Bunların (Arnavutça olan az kısmı hariç) tamamı Türkçe ile yazılmıştır. On binlere ulaşan bu zengin edebiyat ürününe, bugün bile birçok halk sahip değildir.
7- ALEVİLERİN SOY KÜTÜĞÜ TÜRKLÜĞÜ GÖSTERMEKTEDİR
İran Azerbaycan’ından Balkanlara kadar (Arnavutlar hariç)bütün Aleviler, Horasan’dan geldiklerini ve Türk olduklarını bilir ve söylerler. Buna Tunceli ve çevre bölgelerde yaşayan ocaklar ve aşiretler de dâhildir. Bu sözlü soy kütüğü, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
çalışmalarıydı.
Sonsöz
Alevilik; Türk kültürü ile İslam imanının aynı kapta ve ince bir denge içinde yaşanmasıdır. Alevilik; Türk kültürünü, günümüze zenginleşerek getirdiği gibi İslam imanını “gönül temizliği” temelinde ele almış, yobazlığa ve gericiliğe geçit vermemiştir. İmanı “sevgi” temelinde tanımlayan Alevi imanı, “kul hakkı”nı ön plana çıkararak insanın toplumla ve doğayla (yatay) ilişkisine dikkat kesilmiştir. Dindarlığın ölçüsünü ise, kişinin imanını ikrarından sonra yatay ilişkisine göre değerlendirmiştir.